1.12.10

Sonunda oldu ve herşey yolunda

Memleket turum sona erdi.Süper şeyler oldu.Giderken tanıdık bir aile ile beraber gittim özel araçla gittiğim için çok güzel ve rahat geçti yolculuğum.Hatta biyerde durup piknik bile yaptık.Ama gelirken çok yorucuydu yinede özlemişim yolculuk yapmayı.İri kalçalı bi teyze yan koltuğa oturana kadar herşey güzeldi.Bu teyzelerin suratında nedense sürekli bi memnuyetsizlik var sanki o koltuklar yıllarca onların altında ezilmemiş, yıllarca onlara hamallık yapmamış gibi..Yol boyunca cama yapıştım kaldım.İçerdeki gürültü yetmiyormuş gibi birde teyzenin horlaması tam bi kabus gibiydi..Yanımda pembe şirin mp3 üm bide otobüste tv nin olması çok iyi oldu.Kulaklığı kulağıma takınca ne zır zır ağlayan çocuk seslerini nede vır vır konuşan kadınları duyuyordum.Cumartesi eve döndüm.Gelir gelmez net kesildi borcundan dolayı.Neyseki hallettik.Yengem sağolsun.Süperlerden biri iş konusunda oldu.Memleketteyken eski çalıştığım fotografçı şirketinden patronum aradı.(Naci değil ha..diğer ortak.)Ve ben işe başladım.Eski meslek fotoğrafçılığa, sevdiğim işe geri döndüm.

Gelelim asıl meseleye...
Ben memlekete gidiyorum diye nişanlımda geldi tatil bahanesiyle.Hemen hemen 4-5 gün sürekli görüştük.Her görüşmemizde ayrı bi kaosla evlerimize dönüyorduk.Kavga, gürültü, stres ve üzüntüden ne ablama ne de canım dostuma içimden geldiği gibi zaman ayırabildim.Kavgaların detaylarını tek tek anlatmak istemiyorum.Geçti gitti.Ve ben 'benim için imkansız' dediğim olayı gerçekleştirdim.Ayrıldım.Oraya giderken kafamda böyle düşünceler yoktu..dedim ya imkansızdı, demekki gerçekten hiçbirşey imkansız değilmiş.Ne korkular ne sıkıntılar yaşadım bitirdiğim için ama herşeye değdi ve ben çok mutluyum şuan.Canım ablam, eniştem, canım dostum, canım yengem en büyük destekçim oldular, teyzem ve eşide aynı şekilde.Annem ve babamın tepkileri başta olumsuzdu ama karşı tarafı anlattıkça ve benim kararlılığımı gördükçe durumun ciddiyetini anlamaya başladılar.İçimdeki özgürlüğü, heyecanı yeniden kazandım yeniden doğdum sanki.Yıllardır birinin esiri gibi yaşamışımda serbest kalmışım gibi.O kadar büyütmüştüm ki bu durumu gözümde, madem yapamıycam karşı tarafın bitirmesini beklerim dedim.Ama öyle bişey ki kabullenmek istemiyor bi türlü.Oysa herşey kötü gidiyordu aramızdaki sorunlar devleşmeye problemlerde acı tat vermeye başlamıştı uzunnn zamandan beri...bunu ne ailesi ne de kendisi anlamak istemedi.Ayrılınca kötü ben oldum tabi onlar tarafından ama ben bunları hiç düşünmüyorum çünkü olması gereken oldu.Çok dua ettim ve dualarım kabul oldu.
Mutluyum, huzurluyum...size yazmak için acayip sabırsızlandım.Hayatımda herşey yoluna giriyor.Nazar değmez umarım.
Artık tek başıma şarkı dinleyebiliyorum, gece kafamı yastığa huzurla koyuyorum, umutsuz değilim Hani hep derdim ya 'tam anlamıyla mutlu olamıyorum.' diye..Artık öyle değil.. en azından şimdilik..içim kıpır kıpır..


...................
Bugün yeğenim Nisana oyuncak bi lap top aldım, almaz olaydım..kafamı şişirdi, cırtlak sesli bi kadın konuşup duruyor her düğmeye bastığında, ama almasaydım benim lap top elden gidecekti.Çünkü hergün bücürle kavga ediyoruz benim lap top yüzünden.Sırf onun için kaç gündür yazımı yazamadım.Neyseki kandırdım bugün.Ne kadar başımı şişirsede...)

Haris Alexiou-i diki mas (şarkının adı böle sanırım) son zamanlarda en çok dinlediğim en güzel şarkı.dinlemek lazım.

6.11.10

Her Mevsim İçimden Gelir Geçersin

Buraya hep mutsuz mutsuz takılmak istemiyorum aslında.iş yok güç yok, para yok pul yok...monoton bi hayat..etrafımdakilerde hep mutsuz, umutsuz, dengesiz..
Haftaya  memlekete ablamın yanına gidiyorum.Orda biraz kafa dağıtmak istiyorum.Yinede tam anlamıyla mutluyum diyemiycem.Ya bu benim kanımda var heralde..Tam bi mutluluk hali mümkünmüdür arkadaşlar!Sizi bilmem ama kendi şahsım adına hiç o duyguyu tadamadım.Herşey güzel giderken bi baktım sap gibi kalmışım ortada..ne gelen var ne giden ne de beni sallayan, bi bakıyorum herşey aynı değişen hiç bi p.k yok.Önce geçer deyip kendimi teselli ettim ama zamanla baktım içimde örümcek gibi salmış ağlarını.

Ama çevremdeki insanlara karşı da sürekli sorunlu insan imajı da vermek istemem..en azından bunun için çaba gösteririm, ne kadar doğru bilemem tabi.
İçten bakışlar içten gülüşler sergilemek istiyorum ama bi kaç gülüşten sonra kendi içime dönüyorum tekrar çaresiz derin duyguların içinde boğulmaya başlıyorum.sessizleşiyorum gün geçtikçe.Halbuki ne kadar çok çaba sarfediyorum kimse anlamasın diye günden güne yeni maskeler üretiyorum yeni olaylara karşı kendi ellerimle.Tek kişilik dev bi kadrom var yani anlıyacağınız.
Ama gece olunca kafamı yastığa tek başıma koyuncaa belirir o gerçek duygular.Çok zor çokk. İşte o an yük üstüne yük biniyor.

......
Eskiden akşamları uyurken mp3 dinlerdim iyi gelirdi şimdi şarkı dinlemek bile istemiyorum.Oysa öyle güzel bi mp4 üm varki artık.Pembe şirinmi şirin bişey.canımdan öte biri aldı.Ben anca tetris oynuyorum uyumadan önce bide sabah uyanınca.Ben artık şarkı dinleyemiyorum yalnızken helede akşam olunca.

Offf amma bunalım takıldım..ya böleyim işte ben..içimdeki insan bu! ben napim.benim gibiler var ama dimi..Burdan hepinize selam ediyorum.yalnız değiliz yani.

ama çok şükür ki benim dünya tatlısı güzeller güzeli yeğenim var evde.çocukla çocuk oluyorum diycem ama o çocuk deil artık kocaman kız oldu.iyiki var iyikii.

5.10.10

Kahvaltı Vakti ve Yeni Bir Mim

Pazartesi;

Söylemesi ayıp çok da güzel uyanmışm, bir görseniz yanaklarım al al..Hemen kendime üçü bi arada yaptım..Bacaklarımı ortadan ayırıp tavana baktım..Ne düşünsem ne düşünsem diye düşündüm.Hep dedim iyi şeylermi düşünücem, birazda kötü şeyler düşünüyüm dedim..öyle ya, ben gey miyim ki hep iyi şeyler düşünüyüm?..Ecinnileri düşündüm..Onlar ne ya?..Nasıl tipler?.. Kapkara şeyler..Bunlar niye ortdadaki? diye düşündüm.Bunları ortadan kaldırmanın yolu yokmu ? diye düşündüm..Düşündümde düşündüm ..'' Allah sizin belanızı versin'' diye konuyu kapattım...Uyumuşum..


......

Uykusuzu en çok Fırat için alıyorum.Bu yazıyı da Engin Günaydın'ın Uykusuz dergisindeki Kahvaltı Vakti köşesinden aldım.:)

......

Gelelim asıl konumuza.Sevgili Son Vagon yazarı Stumscream beni mimlemiş.Çook teşekkür ederim.Bu masaüstü paylaşmaca mimidir.Bende kendi masaüstümü gururla yayınlıyorum.:)




Ve bu mimi,


Supermen


Hayat Belki Bazen


Jacqueline ve


Tutsi 'ye paslıyorum.

21.9.10

Bu yaz olumsuz ne yaşadıysam hepsini bi çuvala koyup okyanusa fırlatasım var

Bu tantananın içinde ben hep kaçış, kurtuluş, nefes alacağım bi yer, huzur vs. arayışları içine girince tesadüfen thy de alım olduğunu öğrendim.
Gideceğimden deil de öylesine bi hışımla başvurdum.Nasıl olsa alıştım gidip gelmeye.Tarih yaklaşıyor belki bu sefer olur ümidiyle iyice bi gaza gelmişim.Bizimkilerden uzaklaşıcam kafamı dağıtıcam, bu baskı dolu sıkıcı atmosferden kurtulunca sağlıklı düşünebilicem, artık kendi ayaklarım üzerinde durucam, ben böyle uzak olunca bizimkilerde insafa gelip istediğim şeyleri ikiletmeyecekler..
falan filan diye hayaller kuruyorum.İşyerimden izini kopardım 2 günlüğüne, 2 gün sonra gidicem ama hala bizimkilere söyleyemedim.Neyse bi akşam 'baba ben istanbula gidicem haberin olsun.'dedim.Dememle odadan çıkmam bir oldu.Konuşmuyoruz ya arada hala soğukluk var.Oda hatasının farkında üzülüyo ama beni ezdi geçti bikere, böyle üzülmesi hiçbişeyi geri getirmiyor ayrıca unutturmuyorda.Neyse bişey demedi, buda 'tamam' demektir.Görüşmem 11 indeydi sırf işyeriyle sorun çıkmasın diye 10 una bilet aldım.Arkadaşım da illa 9 u akşamı bin diye ısrar etti.O çalıştığı için birbirimizi daha fazla görelim birlikte zaman geçirebilelim diye söylenince tamam dedim hemen bileti o güne aldırdım.Tamda sıcaklara denk geldi gidişim.Kardeşim karşıladı beni.Ordan mado ya gittik arkadaşımda oraya geldi.Sigara içcez ya illa dışarda oturduk.Ne güzel dondurman var senin öyle ya kıçımdan ter aka aka nasıl yedim bilmiyorum ama bayıldım.Kardeşimi uğurladık, biz oturmaya devam ettik baya dertleştik sonra eve gittik.
Ertesi gün görüşmeye gittim sabah işlemler bittikten sonra bisonraki güne mülakat var dediler.İşyerine haber verdim ses tonları değişti hemen.1 gün daha kalsam şirket batacak sanki.Nefret ediyorum böyle bencil ve öküz işverenlerden.Ertesi gün gittim mülakata artık tecrübeliyim ya daha rahatım çoğuna göre.Biyandan kızları süzüyorum, kimi sandaletle gelmiş kimi kafasında gözlükle görüşmeye giriyor,kimi askılı elbiseyle gelmiş, kimi kot pantolonla..Şaşkın şaşkın bakıyorum tabi.Çünkü yıllardır bana işgörüşmesine kumaş etek yada pantolon ve gömlekle gidileceğini öğretti çevremdekiler, hocalarım, ailem, arkadaşlarım en çokda thyde çalışan arkadaşım.Sanki ben etek, gömlek ve topuklu ayakkabıyla gidince ne değişti.O bahsettiğim kızlar ertesi güne tekrar çağırıldılar.Kot pantolonlu hariç.
Yine aynı hayalkırıklığıyla çıktım ordan.Sabahtan beri o sıcakta o ayakkabılarla beklemekten haşatım çıktı.Araçla mecidiyeköye gittim, bana çok yardımcı olan burdan bi arkadaşımı görmeye.Ordan otobüse bindirdi beni.Kafamda bi ton düşünce, bitaraftan uyku bastırdı, gömleğim ter içinde, eteğim desen yapış yapış, bacaklarımın arasından ter damlıyo.Daha eve gidicem hazırlanıp valizi alıp otobüze yetişecektim.Eve dönerken otobüsten indiğim mesafe ile ev arasında 2 kılometre var.Eğer 1.etaptaki güvenlik görevlisini atlatamassam okadar yolu yürüyecektim. Görevliye, ' Yanlışlıkla burda indim, beni bu halde yürütmeyeceksiniz dimi.' dedim.'Bu seferlik böyle olsun.' dedi.Derin bi oh çektim ve eve doğru yürümeye başladım, eve yaklaşırken bizim sitenin görevlileri benim karşı siteden geldiğimi görünce tip tip baktılar ama ben bozuntuya vermedim hiç.Biraz ilerledikten sonra dayanamadım çıkardım ayakkabıları.O günden beri topuklu ayakkabı giymiyorum.


.....

Eve dönünce işimdende oldum.Bu izin yüzünden sorun çıktı bende bastım istifayı.Kaş yapim derken göz çıkardım.Yaklaşık 1 ay iş bakıyordum.Evdekilere söylemedim işten çıktığımı.Başka bi iş bulurum ondan sonra söylerim dedim ama bu kadar uzun süreceğini bilemedim.Evdeki durumlar gergin olunca bu durum benimde işime geldi açıkçası.Gezdim, bol bol denize girdim.Ama fazla uzun sürmedi bu tatil, çünkü grip oldum.Öldürmez süründürür derler ya aynen öyle oldu.Önce geçer dedim, hastaneye gidip sıra bekleyemem, o çileyi çekmek için daha gencim dedim ama mecbur kaldım çünkü kulağım tıkandı.İlk defa başıma geldi yaz gribi ve kulak tıkanıklığı.Zar zor doktora gittim.Bana ilaç yazar gönderir diye beklerken üstüne 'senin burnun sola kaymış, onu düzeltelim.!' demezmi.Haydaa bu nerden çıktı dedim içimden.'Haftaya gel, tahlillerini yapalım.' dedi.Düzeltelim diyince bende şu gelinlerin kuaförde kafalarını koydukları makina gibi bi makinaya giricem düzeltecek sanıyorum.Ama ameliyat diyince dona kaldım şaşkın şaşkın bakıyorum.O şaşkın halimle çocuk gibi çıktım ordan, neredeyse ağlıycam, niye?: çünkü doktor bana ameliyat olcaksın dedi.) Ben iyice araştırdım bu meseleyi acelesi yok ama öyle yada böyle bigün mutlaka yatıcam bıçak altına.Hatta estetik de yaptırsammı diye düşünmüyor değilim.Şöyle fındık gibi bi burnum olsa fenamı olur:P

Bayramda evdeydim.Hiç bayram havasında değildim oyüzden sık sık uyudum.Yengem, Nisan ve abim 1 haftalığına memlekete gittiler bayramda.Çok zor oldu benim için.Ama neyseki onlar yokken istbuldaki kardeşim geldi.

...Yaz bitiyo diye moralim çok bozuk.Burası terkedilmiş şehir moduna giriyor buda beni psikolojik olarak etkiliyo.Gazetede okudum, 'Sonbahar depresyonuna girmeyin!' diye bi başlık vardı.Yazın bitimi, güneşli günlerin azalması, okulların açılışı, sorumlulukların artması, iş güç insanda ruhsal sorun yaratıyormuş.Bu depresyon en çok kadınlarda görülürmüş, kaygı ve endişeyi en çok biz yaşadığımız için.Offf hayat ne kadar zor..Sanırım ben sonbahar depresyonuna girdim.

29.8.10

Çaresizlik Nasıl Bişeymiş, O Gün Anladım

Geçen ay bizimkilerle konuşmaya karar verdim.Bu benim verdiğim ilk kararım olacaktı ve sonuna kadar da arkasında olacaktım.Ama bi türlü o ortamı yaratıp söyleyemiyorum.
Dokunsalar ağlayacak durumdayım.Zaten daha ben anlatmadan beni anlamayacaklarını düşünüyorum ve pek de bişey değişmeyecek sanıyorum ama herşeye rağmen en azından mutsuz ve sorunlu bi ilişkimiz olduğunu bilsinler diye anlatmakta kararlıyım. özellikle annem yokken konuyu açmak istedim çünkü ikisinin birden üstüme geleceğini kaldıracak gücüm yoktu.Yanımdada mutlaka yengem olacak öyle ayarladık.Ama o da baktı ben bitürlü anlatamıyorum ikide bir'senin konuşacağın yok, hadi boşver stres yapma kavak yellerine bakalım bitecek bakamıycaz.' diyip durdu.
Dediği gibi oldu ve ben konuşamadım, çıktım odama uzandım yatağıma kara kara düşünürken uyuya kalmışım.Sonra yengem geldi uyandırdı beni.Konuşmuş benim yerime, anlatmış herşeyi.Bizimkiler beklediğimizden az tepki göstermişler.Üstümden büyük bi yük kalktı sanki.Ertesi gün babam benimle konuştu, baya büyük bi tepki beklerken ben, tam tersi daha sakindi anneme göre.Ama evde matem havası vardı.Uzun uzun anlatmak istemiyorum çünkü yazdıkça o anları tekrar yaşıyorum hatırlıyorum ve üzülüyorum.Babam bitirme nedenlerimden dolayı bana hak verdi ve ailesini aradı.Problemin tamamen karşı tarafa ait olduğunu benim bunları haketmediğimi kendilerine bi çeki düzen vermesi gerektiğini falan konuştu.Neyse ertesi gün babam telefonda bize gelmelerini söyledi.Hem yüzyüze konuşuruz hemde bi sonuca bağlarız diye.
1 hafta sonra babasıyla birlikte geldiler.Ben hala kararlıyım.Aileler biraraya geldi konusmak için.Ben başladım konuşmaya ama nasıl kalbim küt küt atıyor: 'artık sevmiyorum seni, yeterince yıprandı bu ilişki verdiğim kararın arkasındayım, kimse üzülsün kırılsın istemiyorum, umarım hepiniz beni anlayışla karşılarsınız.'dedim.Daha sözümü bitirmeden tepkiler baskılar başladı zaten.Karşı taraf bu konuşma üzerine özür diledi.Sürekli 'herşey yoluna girecek, artık değişicem istediğin gibi olucam, sen mutlu olasın diye çaba göstericem.Yeter ki geçmişi unut, bi sünger çek, eski günlerle şuanki zamanı kıyaslama hiç, ben seni deliler gibi seviyorum, seni bırakıp başka biriyle asla yapamam bunu kabullenemem...'gibi birsürü yorum yaptı.burda kaldıkları süre boyunca bu sözleri defalarca tekrarladı durdu.Hayır kabullenemiyor bittiğini ve erkekliğe bok sürdürmüyor aklınca.ama benim için zerre kadar bişey ifade etmiyor o sözler.Çünkü çok geç kalındı söylenmek için ve uygulamak için, zamanında olmalıydı önem kazanması için ama olmadı iş işten çoktan geçti.biyandan da babam 'yazık olur ikinize bunca zaman bi sorun yoktu, şimdi ne oldu da hemen böyle düşünüyosun.Bi şans daha ver, olmazsa yine atarsın yüzüğü' diyip duruyor.Sanki karşısında çocuk var..Bende 'bardağı taşırdı son noktaya geldik, ayrıca size problemleri anlatmak kolay deil anla işte ne kadar uzakmışız birbirimize dedim.'Sonra devam etti 'biz elaleme ne deriz, millet bu kadar zamandan sonra acaba ne oldu da bitti diye söylenip duracak.Benim boynumu eğmeyin millete karşı ne var bu kadar büyütülecek...' Diğeryandanda onun babası araya giriyor 'aranızdaki problemler düzelmeyecek şeyler değil, inanın bunlar çok doğal, siz yıllardır ne sorunları aştınız,bunlarıda aşarsınız, yazık etmeyin kendinize.' dedi.Ama yıllardır ben o sorunları nasıl çözdüm yada çözemedim bunu kimse bilmiyor.Ve ben bu kadar açık nett kararlı olduğum halde dinletemedim derdimi kimseye.Okadar kötü günlerdi ki neye nerden başlasam bilemiyorum.

Bigün sabah işe gidiyorum babam aradı.
Nasılsın dedi.
Bende nasıl olabilirim ki dedim hayatımı mahvetmek için elinizden geleni yapıyosunuz dedim.
Çabuk eve gel dedi bu iş bitsin burda dedi.Kimseyi oyalamanın manası yok dedi.
Gelemem işe gitmem lazım dedim.
Korkuyorum çünkü, eve gitsem yerler beni.İşe gittim yengem aradı babam 'bu iş bıtsin artık ama kızım falan değil artık demiş, evlatlıktan red edicem.ne hali varsa görsün.' demiş Bunları duyunca yıkıldım tabi, babam bana nasıl böyle bişey diyebilir, ben bunları dedirtecek, onu böyle derinden yaralayacak ne yaptım diye düşünüp durdum, bişey düğümlendi boğazıma kendimi çok yalnız hissettim.O an yeni bi hayat başladı sanki benim için.Gurur yaptım artık beni bu kadar kolay silen bi babam olduğu için bende onu silerim dedim.

Sonra işyerime gelip benı arabayla aldı.Eve gelene kadar ağladı,'Ağlama baba ben yanlış bişey yapmıyorum, yapmadım da..Hem sen iyi bi baba olsaydın bu durumda beni evlatlıktan red etmeyi düşünmezdin arkamda olurdun.'dedim.Söylendi durdu.Tek düşündüğü elaleme ne der ne açıklama yapar.Ben bunları duydukça daha çok sinirlendim.Beni düşünen yok sırf kendi egoları kendi hayatı için benim mutsuz olmamı göze alıyor.başka bişey değil yani.

Eve gelince aynı kişiler toplandık yıne.annemi babamı kovdum resmen odamdan.çünkü annemde çok ağır konuştu.Eğer biterse evden kovacakmış beni,sokakta yatacakmışım, ben hiç bir güzelliği haketmiyomuşum dedi.Bunları ağlamadan yazmak imkansız benim için.Yazarken sıradan geliyor olabilir ama o an bunları duymak yerıne yerın dibine girmeyi tercih ederdim.Ve tüm bu lafları hayatımdan çıkarmaya çalıştığım insanla babasının yanında söyledi bana.okadar baskı ve korku sonrası bi şans daha verdim.
Başka çare bıakmadılar bende.

Yıllardır her şeyin iyisini biz biliriz, sen kendi hayatın için karar alamazsın düşüncesinde, yaptıklarımızı beğenmeme, "niye yaptın", "nie bize sormadın", "yanlış yaptın" diye diye sümsük, ezik bir birey olmaya ittiler beni farkında olmadan.Bazen onların tepkilerini anlamlandıramadığım gibi arkadaşlarım arasındada bocaladığım oldu.Ve bu durumu anlamayan arkadaşların eleştirisine maruz kaldığım zamanlarda oldu.Bi ailenin insanın hayatında ne kadar olumsuz etki ettiğini daha iyi anlıyorum.

5.8.10

Üzgün Adım İleri Marş, Nasıl olur Demeyin?

Yıllar önce üniversteye ilk adım atacağım gün..Ablamda kalacaktım.Ne salakmışım şimdiki aklım olsa ablamın olduğu şehri yazarmıydım hiç.O zaman ki çocuk aklımla böyle büyük bi eşşeklik yaptım ve hala cezasını çekiyorum.Babamın çok eskiden samimi olduğu iş arkadaşı da okuduğum yerde yaşıyordu.Benim orda olduğumu duyunca tanışma amaçlı yemeğe davet ettiler.Bi kızı bide oğlu vardı.Zaman geçtikçe samimi olduk.Kız da benimle aynı okulda okuyunca daha çok birlikte zaman geçirmeye başladık.Yeni bi ortam yeni bi düzen hiç arkadaşım yok bide ablam ve eniştemle Sürekli abuk subuk şeylerden tartıştıkça, onlara dahayakın oldum.Zamanla evin oğluyla aramızda duygusal bişeyler oluşmaya başladı.Hayatımın ilk aşkını orda böyle bi ortamda bulmuş oldum.Ama bende bi aşk var anlatamam.Leyla gibi olmuşum.Sabah akşam görmek istiyorum, görüşmediğimiz zamanlardasesini duymak istıyorum, her fırsatta evlerıne gitmek için bahaneler arıyorum falan.O başta benim kadar değildi çünkü
dersaneye gidiyordu önünde büyük bi sınav vardı(öss).Zamanla duygularımız karşılıklı oldu.Ailesi başta karşı çıktı sınav için.Belki benim onun hayatında olmam ders çalışmasına, konsantre olmasına vs engel olabilirdi diye düşündüler hep.Ama biz sürekli planlar yaptık belli günlerde belli saatlerde görüşecektik.Herzamanda yaptıgımız planı sadece 1 gün uygulayabiliyorduk ertesi gün bütün
kuralları unutmuş oluyorduk.Okadar seviyorduk birbirimizi ama bi okadarda hayatı zindan ediyordu bana.
Mesela okul gezilerine katılmama asla izin vermiyordu, adam gibi benimle de gelmiyordu.Ben de ona inat giderdim ama salya sümük ağlardım, çünkü öyle msjlar çekerdi ki günümü zehir etmek için sonundada başarırdı.Arkadaşlarımada çok karışırdı.Bi erkekle samimi olmam dost olmam kesinlikle tersti ona göre.sanki iranda yaşıyorduk.Beni kızarkadaşlarımdan bile kıskanırdı.Onun yüzünden kaç yıllık samimi dostumla aramız bozuldu.Bazen kendimi köle gibi hissederdim, her yap dediğini zorla yada başka şekillerde mutlaka yaptıran bi insandı.Genel olarak hep prensiplerimin sınırlarını zorlardı.Çok anlayışsız kendi egolarını düşünen bencil biriydi.Ama ben saftım işte seviyordum sesimi çıkarmıyordum.yaklaşık 1 buçuk yıl böyle çocuk gibi deli dolu bi aşk yaşadık herşeeye rağmen.Sonra okul bitti ben eve döndüm.Yine kopmadık 3 yıl da öyle devam ettik.Ama genelde hep ayrıydık.
Sadece yazları görüşebiliyorduk.Sonra ailesi ailemle görüşmüş ciddi anlamda bişeyler olacak gibi konuşmalar geçmiş.O yaz bizim ilişki koptu kopacak.Son demlerimi yaşıyorum ben.Çünkü büyüdüm gözlerim eskisi gibi görmüyor, bişeylerin farkına vardım ve artık son noktayı koyma zamanı gelmişti.

Ama sanki evlenmişim de boşanma kararı almışım gibi tepkiler görüyordum çevremden.Annem babam lanet olası ablam hepsi bi yandan.Nasıl oldu bilmiyorum hatırlamak bile istemıyorum.Aileler arasında yüzük taktık.DUygularım hala taptazeydi O yüzden yinede iyiydim.Bikaç gün sonra bunlar ailece döndüler memleketlerine.Artık nişanlı bi kızdım.Ama mutluydum, çünkü çok hayal kurmuştum içinde onunda olduğu birsürü hayal..Sözlenmeden önce üniversteyi kazandı.

Sözlendikten sonra adam 180 derece döndü.İlgisiz, umursamaz, sürekli ukala tavırlar, burnu 5 karış havada yeni üniverstye başlayan havalı bebeler gibi.Halbuki üniversteye başladığında 24 yaşındaydı.Tabi durum böyle olunca biz sık sık tartışmaya başladık, iletişim sıfır, ben anya dıyorum o konya anlıyo, her söylediğim batıyo, onunkide bana.Böyle gittikçe soğumaya başladım.Sorunları anlatamıyorum bizimkilere, ezilip büzülüyorum bu durumda.Babama yengem bikaç defa sordu 'niye hiç aranız nasıl diye sormuyorsunuz?' dedi babamdaki kesin ve net cevap 'kendi yaptı
kendi istedi' oldu.Böyle bi tepki karşısında cesaretim kırıldı, babamla asla konuşamayacağımı anladım.'Annenle konuşsaydın o daha iyi anlardı.' demeyin çünkü annem sizin anneleriniz gibi değil.

İçimde hep keşkeler kaldı.Üzüldüm..düştüğümüz bu duruma hayallerimin bu kadar kirlenip yok oluşuna..

Sonrasında neler olduğunu da anlatıcam.

30.7.10

Tuhaf Bi Süreçteyim, Bomboşluk Adı

Kışın yaz gelecek diye yengemle ne hayaller kurardık, sırf moral olsun diye.Nisan büyüyecekti, artık kolundan tutup denize gidebilecektik.Genelde her yaz ablam gelir tatile, ve tüm yazımızı mahveder giderdi.O bu yaz gelemeyeceği için mutlu-mesut sakin güzel bi yaz olacaktı bizim için.
Ama herzaman hayat istediğim şeyleri vermediği gibi bu yaz da afedersiniz ama ağzıma sıçtı bıraktı.Yani bu aralar dibe vurmuş durumdayım.
Bizimkiler ev aldılar memleketten.Evin müteahhiti eniştemdi.Bi ton sorun çıktı aralarında.O kadar hevesliyken bi anda herkesin keyfi hevesi kaçtı.Yaza böyle bi giriş yaptık.Sonrasında en yakın arkadaşım boşandı.hani bahsetmiştim önceki yazılarımda, işte o arkadaşım.Bu kadar basit işte, önce dava açıyosun iki taraf da sorun çıkarmıyorsa, anlaşmalı bi ayrılık sözkonusuysa o gün içinde resmen boşanıyosunuz.ilişkiyi bin bir zahmetle evliliğe taşıdıktan sonra bin bir zahmet daha harcayarak bitirmek.O kadar yıl hiç yaşanmamış gibi bir anda kopuyosun..ayrı ev ayrı 2 insan ve yeni bi sayfa açma çabası.bir nevi çilekeşlik.İnsanı yaralıyor elinde olmadan, sonuçta bi aile parçalandı.Hiç zamanında yapıldığına rastlamadığım eylem. hep zamansız, hep geç...oysa problemleri çocuk olmadan önce de vardı.Ama illa bişeyler düzelirken mutlaka birilerinin hayatı alt üst olacak ya, işte bu son un ardında olan çocuğa oldu.

Boşanmak kötü bir şey değil tam tersine iyidir, uzun düşünmeler ve sorgulamalardan sonra verilmiş bir kararsa.Ama toplumumuz buna normal bakmıyor malesef özelliklede kadını suçluyor kocanı elinde tutamadın, evin huzurunu bozdun, çocuklarına iyi ana olamadın gibi eleştirilerde bulunuyorlar.Sırf bu bakış açıları ve eleşştiriler yüzünden çoğu kadın evliliğini sonlandıramıyor ve kocasının işkencelerine katlanıyor o huzursuz ev yaşamına geri dönuyorlar.Evlilik süresince evde kocasının yada karısının aşağılamasını yaşıyorlar boşandıklarında bi de toplum konu komşu namus bekçileri onları aşağılayacak.
iki ucu boklu değnek.Ama olmuyorsa zorlamanın da manası yok.

Kendimle ilgili hiç bahsetmediğim başka bi konu daha var.Belki okuyunca çok şaşıracaksınız.Beni kafanızda hayal ettiğiniz kimlikten çıkarıp başka bir kimliğe sokacaksınız.Bunları yazmazsam eksiklik hissediyorum blogumda ve kendimde.ben içimdekileri yazıya döktükçe deşarj oluyorum.
Şuaralar pek zamanım olmadığından yazamıyorum ama yakında yazıcam.

28.5.10

Evdeki büyük parti pijama partisinden ibaret oldu


Tatil izni bitince annemler orda kaldı ben ve yengem birlikte döndük.Dönerken aslında 22 saati otobüsle gitmeyi gözümüz kesmedi.Oyüzden uçak bileti baktık.Ama fiyatlar çok kazıktı ve kalkış varış saatleri bize uymadı.Tek çare otobüs kalıyo, hiç keyfimiz yok tabi.En azından tv ve internet hizmeti sunan otobüs firması olsun dedik.Öylede yaptık ama bu tam gelişmiş olanından değildi ( hani koltuk aralarında baya bı mesafe olanlardan) Bildiğiniz otobüstü tek özelliği tv ve internet olması.
İnterneti hiç kullanmadık.Çünkü lap topu dizimin üstüne koysam sığamayacaktık koltuğa sıkışıp kalacaktık o derece yani.Bidaha otobüsle gitmeye töbe ettim.
Neyse biz yolda gelirken hayaller kuruyoruz şimdi, pijama partileri yapıcaz, sabaha kadar içicez, gezcez tozcaz.Kafamıza göre takılıcaz, odamda rahat rahat sigara içebilicem, eve birilerini atıcam falan:)
Ama 2 hafta oldu ne parti verdik ne içtik.Tek keyfim odamda sigara içebilmem oldu bide kızlarla içmeden sabahladık pijamalarla.Çok özledik bizimkileri, Nisan burnumda tütüyo.Telefonda konuşurken utanmasam ağlıycam.Kurban olurum ben ona ya hayatıma ne kadar çok renk katıyormuş, mutluluk saçıyormuş meğersem.Sabırsızlıkla bekliyorum gelmesini.

Bu hafta sonu sınavım var, yine Aydına gidicem bugün.Ama sınav giriş belgem yok.Postacının anlattığına göre; biz evde yokken postacı gelmiş, evde olmadığımızdan belgeyi komşumuza bırakmış.komşuda 'yok vermedi' diyo.2 arada kaldım şimdi hanginize inanıcam ben?bu postane ve postacılardan çektiğim yeter artık..olan bana oldu.Bugün gidip giriş belgemide aydından alıcam.sırf bunun için erken çıkmam gerekıyor, hemde bu sıcakta..

Ama annemler yokken baya sorumluluk biniyomuş insana, paranoyak oluyo insan.Atatürk'ün bi sözü var "Mesulıyet yükü, her şeyden, ölümden de ağırdır." diye.Neredeyse bu derece oldum.Acaba tüpü kapattım mı,kapıları kitledim mi, çeşmeler kapalı mı, pencereyi açıkmı unuttum falan filan diye yaptığım şeyi defalarca kontrol ettiğim oldu.Meğer bizimkiler varken kafam ne kadar rahatmış ev konusunda.Okadar titiz davranmama rağmen başımdan acayip bi mesele geçti.Geldiğimizden beri evde fırsat bulup temizlik yapamadığım için geçen pazar sabah kalkıp ortalığı toparladım.Akşama kadar sular kesikti belediyenin halt yemesinden.Ptesi sabah kalktım hala su yok.Tabi pazar gününden actığım çeşmeleri kapatmak aklıma gelmedi hiç.Ben işe gittikten sonra sular gelmiş.İşten dönene kadar sular akmış hemde şarıl şarıl.Allahtan evi su basmamış.Ona şükrettim önce, sonra gelecek su faturasını hesaplamaya başladım.saatte bir havuz nekadar su alır, kaç ton olur, fatura ne kadar gelir ...aslında bu kadar problem yapmamın nedeni bizimkilere nasıl açıklama yapacağımın hesabından kaynaklandı.bisürü tantana yani.ama haberlerı olmadan fatura geldi, neyseki korkulacak bişey olmadı.

Yani bu sorumluluk çok fena bişey.Herkese karşı sorumluluklarımız oluyo.Annem için odamı toplamalıyım, babam için akşam eve erken dönmeliyim, sınavlar için iyi çalışmalıyım, patronum içinde eşşek gibi çalışmalıyım, sevgilime sık sık ilgi göstermeliyim, arkadaşımın önemli günlerinde yanında olmalıyım, hayat için para kazanmalıyım, devlet için vergi ödemeliyim, toplum için iyi insan olmalıyım....
doğduğumdan beri yılyıl üstüme bindirilen bukadar sorumluluğu yapmak zorundayım.Çoğuda başkaları için.Ama kimse bana bunları isteyip istemediğimi sormaz.

30.4.10

Herşeyi salla, anını yaşa!


Geldim ama çok karamsar ruh halimle yazıyorum yine.Hep söylüyorum yine söylicem;2010'a girerken ne kadar güzeldi herşey ama nedense orda kaldı devamı gelmedi.Hani nasıl girersek öyle giderdi??Dün işe giderken düşündüm hatta yalvardım 'allam nolur hayatımın geri kalanında ne olacağını, hepsini olmasada bikaç yılıgörsem.' (rüyamda bile olsa) yani ona göre davranıcam..çünkü öyle bi çıkmaza girdimki iki ucu pisli değnek.Yeni işimden memnunum şimdilik.sanırım bitek yolunda giden şey iş hayatım.bu hayatta adam gibi bi iş bulmak ve çalışmak kadar sağlam bi iş ortamı kurmak da çok zor.İş ortamı çok önemli benim için.seçme şansın da yok.çok şükür o konuda bi problemim yok.Baş belası biri var birlikte çalıştığım.Onu ilk defa eski işyerimde görmüştüm tesadüfen."ne kadar gıcık, suratsız" gibi önyargılı düşünmüş olsamda tanıdıkça esprili, uyumlu olmasıyla fikirlerimi değiştirmeme vesile olan biri oldu çıktı.bidaa anladım ki önyargılı davranmak çok fena bişeymiş.

.................
9 nisanda Nisanımızın doğum gününü kutlayamadık.hafta içine geliyor diye pazara aldık.Geçen seneki gibi abiler, ablalar, teyzeler gelir diye baya hazırlık yaptık.Doğum gününü kutlayacağımızı 1 gün önceden haber verip davet ettik konu komşuyu.maksat güzel bi ortam yaratmak meleğimiz için.Karşı komsumuza gittim, hem davet ediyorum hemde uzun zamandır göremediğimden muhabbet ediyoruz.Evin kızı evlilik çağına gelmiş ama pek de evlenmeye hevesi olmayan hatta erkeklere başta öcüymüş gibi yaklaşan bi kız.anne de kızına yaşı geldıgınden dolayı biran önce helal süt emmiş bi damat bulma hevesinde.bide ana kız sanki kanka gibiler ikide bir öpüşüp koklaşmalar başkalarının yanında (başkasıda ben oluyorum).Ben annemden böyle sevgi seli görmediğim için bu durumlar bana çok batıyor gerçekten.Lan zaten bütün gün evin içinde berabersiniz, her dakka öpersiniz birbirinizi.sanki birilerine sürekli mutlu, her daim öpüşüp koklaşan, sevgi dolu ana kız imajı vermeye çalışıyolar.Ben annemi öle öpsem kesin altından bişey arar elinin tersiyle iter.
Konuyu evliliğe getirecektim aslında ama nerelere gitti aklım.Geçenlerde biriyle tanışmış arkadaşım.Bikaç defa görüşmüşler.Çocuk ilk tanışmada hemen borcum var, bilgin olsun, msjını vermiş.İyi mi düşünmüş yoksa kötümü yapmış anlayamadım aslında.
İyi yapmış dersek, en azından kızın borçlu harçlı biriyle evlenmeyeceği paralı bi koca istediği belli olmus zaten.Kötü yapmıs dersek, baştan bu kadar ayrıntıyı konuşmasaydı belki daha farklı bi boyutkazanırdı ilişkileri.Annede kız da beğenmiş çocuğu ama sonradan vazgeçmişler.Mesele de çocuğun borclarının olmasıymıs.Yani sonuç olarak konu orda kapanmış.Ne kadar kolay insanın bi anda silebilmesi kesip atması.Ben ilişkilerimde böyle yapamıyorum işte.

DÜn bi çift gördüm kolkola, sevgi dolu bakıyolardı birbirlerine.çok saf ve temiz görünüyolardı uzaktan.Sanki hayat onlara hiç oyun oynamamış, hep gülmüş gibi..Sonra kendime baktım.hayatımı karalama defterıne çevirdim kimseyi silemediğim için.
kimbilir kaçıncı acı kaçıncı isyanım, kaçıncı sil baştan başlamam hayata..hep tam olarak yaşamak isterken hayatı ..tam'ların yarım kalıp hiç olması!!sürekli kendimi sorguluyorum.önümde yollar var ama çok umutsuz.Yine bi karalama yolunda yürüyorum karmakarışık hem içim hem dışım.

...........
Yarın 1 haftalığına memlekete tatile gidiyoruz bizimkilerle.Ondan biraz heyecanlıyım.
ablamı görücem.canım kankamı görücem.uzaktaki sevdiklerime kavuşucam.Dönüşüm çok fena olacak üzülücem yani, şimdiden onu düşünüyorum.Ama yanlış yapıyorum dimi.salla ya! anını yaşa.şimdiki hayat felsefem bu, uygulayabilirsem süper olacak.

resim hayat var filminden alıntı

30.3.10

Mim - Yaratıcı Bloggers


Rüya yani İçimdeki Ucu Bilenmemiş Kelimelerim mimlemişti beni geçen günlerde.Mimlenir mimlenmez yazamadım çünkü yeni iş, yeni telaşlar, sınav zamanı dersler falan derken kafamı toparlayıp şuraya postu yazamadım.O kadar beceriksizim yani.Blogger ödülümü yayınlamaktan pek bi keyif aldığımı söylemessem olmaz.Rüya çok teşekkür ederim.:)

Ödülün kurallarını yazıyorum hemen..

..beni ödüllendiren blog yazarının blogunun linkini vermek.
..ödülün legosunu yayınlamak..
..7 tane yaratıcı gördüğüm bloggerları ödüllendirmek.
..7 blogun blog adresini yayınlamak
..ödül verdiğim blogları ödülden haberdar etmek.


Kuralları uygulama sırası.

..http://ruyayla.blogspot.com/ Rüyanın blog adresi.merak edenler varsa..

Ödül verdiğim bloggerlar ise:

http://hayatbelkibazen.blogspot.com/

http://cokasik.blogspot.com/

http://stummscream.blogspot.com/

http://jacquelinemontana.blogspot.com/ (jaqulin ben senin bloga yorum yazamıyorum.yaf ne yaptın bloga:))

http://putuhead.blogspot.com/

http://wmina.blogspot.com/


Topu attım size yazmak yada yazmamak gönlünüze kalmış artık, asıl maksadım sizi ödüllendirmekti:) 7 kişi olmadı.Çünkü ben yazana kadar herkes mimlenmiş zaten.

7.3.10

Bu kör talihim nerde olsa bulur beni sobeler, o derece


Yaklaşık 2 hafta oldu modemim geleli.Ama yazmaya yazmaya alışmışım heralde ki, 2 haftadır internet olmasına rağmen yazamadım.Ben bişeyi ne kadar sallarsam okadar uzar gider aynı bu yazamama durumunda olduğu gibi.
Hala son zamanlarda üzerime cuk diye oturan işsiz amele modundayım.Genel olarak gergin ve resmen pimi çekilmiş el bombasına dönüştüm.Facede bile ne yazsam, ne paylaşsam hemen altına 'işsizlik sana yaramamış, sen çok sıkılmışsın belli.' vıdı vıdılarını yapıştırmaları, konu komşunun 'hala iş bulamadınmı?' sorusu..böyle uzayan giden bir zincir..Herkes ne kadar şanssız ise bende o kadar şanssızım diyip rahatlamak isterdim ama Murphy 'nin kanunları bile işe yaramaz bu durumda.
Hazır boş zamanım varken kursa felan yazılayım diyorum ama zaten yıllarca okuma bahanesiyle aileye masraf üstüne masraf çıkartmışım, şimdi durup dururken yeni bi yük bindirmeyi de gözüm kesmiyor. Netice olarak boş bi insan oldum çıktım.Uzun bir yol oldu, ne bitiyor nede ara verebiliyorum.Bikaç yer var ihtimal verdiğim..
Sabırla bekliyorum.

....Evde yeğenim var Allah tan.Adım adım izliyorum büyümesini.Zamanımın neredeyse hepsi onunla geçiyor.Burada ondan biraz bahsemiştim.İşte ozaman 1.yaşını kutlamıştık.Az bi zaman sonra 2. yi kutlıycaz.
Çocuğum olsa bu kadar bakmazdım heralde.ne yalan sölim onun yerinde olmayı çok isterdim.Gittikçe büyüdü.Saçları uzadı, eli yüzü daha da şekillendi.Geziyo tozuyo, boşboş gülüyo, yiyiyo içiyo yatıyo.'Hayat senin valla! diyorum.Ona bile gülüyo.
Papagan gibi konuşuyor.Yeni kelimeler konustukca şaşırtıyo bizi.Yürümeyi bıraktı koşmaya başladı artık.Hatta sırf koşmak için 'hala meni yakalasana' diye kışkırtıyor beni.Bazen çok şımarınca kızıyorum eline vuruyorum ama ağlamaya başladıktan sonra öyle bir duygu ki dünyam başıma yıkılıyo allah belamı versin diyorum, özür dilemeye başlıyorum, ayaklarına kadar öpüyorum.Ama o bişey yapsa gülmekten kızamıyorum bile.Mesela geçen gün mutfaktan aldığı kepçeyle kafamı yamulttu ama ben salak salak gülmekten başka bişey yapamadım.
Gün geçtikçe şımarıyor.gerçi bende bukadar sevilince en az onun kadar şımarıyorum..
Dün gece ilk defa benimle uyudu.Bu acayip keyifli bi duygu.Uyuyana kadar saçma sapan şeyler söyledi,çok alakasız cümleler kurdu.Mesela bi tanesini yazıyorum;

-Hala bana bitandaa salatak (salatalık) versemisin.(verirmisin)
-salatak bitmiş.dede sabah kalkınca alıp gelecek.
-Dede sabah kaksın akkabısını giysin asın.Telik giymesin aakabı giysin.

özellikle ayakkabı giyecekmiş.Bunu neredeyse 10 defa tekrar etti.Yumurtaya munakak der, portakala pokakal...daha aklıma gelmeyen o minnacık dilinin telafuz etmekte zorlandığı kelimeler.. beni gülmekten yaran, hayret edilesi kelimeler bunlar.

Bide bu yaştan sonra sokakta top koşturuyoruz, yakalamaca oynuyoruz..daha neler ..neler..

......Çocuk olmak bi başka..kendi çocukluğumdan ötürü deil, Nisan'la yaşadıklarımdan ötürü söylüyorum bunu.Öyle yada böyle herkes geçiyor bu yollardan.Hepimizin ortak bi yönü kalıyor mutlaka.Mesela oynadığımız oyunlar, kafamızı gözümüzü taşla topla patlatmamız, kavgalarımız.. gibi.
Ama hep de ablalara abilere özendik..zaman çabuk geçsin büyüyelim dedik.Al işte büyüdük..Nisan olmasa top oynamayı bırak sokakta koşturamazdım bile.Eskisi gibi hayatın tadını alamaz olduk..Büyük olmak çok acıtıyor..dayanıklı olmak için arada çocuk olmak lazım heralde.Nisan'a diyorum hep aklın varsa büyüme diye ne kadar imkansız olsa da..

25.1.10

2010 ve Bu seneki ilk mimim


En kötü günüm 2009 dan 2010 a girdiğim gece gibi olsun.
Boşuna yazmıyorum bu sözü, laf olsun diyede değil.Hayatımda hiçbir gecem bu kadar mükemmel geçmemiştir heralde.Günler öncesinden planladım o geceyi.Herşey güzel olacaktı.
Sevdiğim insanın yanında olacaktım, özgür olacaktım o gece, içecektim, uçacaktım, çocuk gibi koşacaktım sokaklarda, sabahlayacaktım, canlı müzik dinleyecktim.
Bunlardı hayal listemdekiler.Ne mutlu bana ki böyle küçük şeylerden mutlu olabiliyorum.Bunların hepsini yaptık.Kuşadasına gittim tamda Hande yenerin açık hava konseri vardı.Sahil cıvıl cıvıl.Bizde aldık şampanyamızı patlattık sahilde, içtik..
Harika bi geceydi.belki kelimelerle bu mükemmeliği anlatacak beceriye sahip değilim ama yinede o anı paylaşmasam, yazmasam içimde kalır sora yazık olur ve ben sürekli kafamda yazar dururum kurtulamam o yapışkan huyumdan.
Sonra bi kafeye gittik cümbürcemaat.Biraz canlı müzik dinledik, acıktık dışarı çıktık.sokakta çocuk gibi koşuşturduk.koşunca kuşlar gibi hafif ve özgür hissediyorum kendimi ozaman anladım bunu.biyerde oturduk bişeyler yedik.
Herşey istediğim gibiydi.AzIcık daha içip kafayı bulmak isterdım aslında.kusup rezil olmaktan korktum.çünkü bünye alışkın olmayınca fazla içtiğimde midem almıyor.Yemek yesem löp löp hepsini alır ama içmeye gelince kabul etmiyor.
Bu seneye girerken evde gecirmek istemiyorum demiştim.evet aynen öyle oldu.

.....
Uzun bir ara verdim yazamadım yine.Çünkü modemim bozuldu.Komşudan internet şifresini aldım bende.Ama bu nasıl bir internetse 2 dk da bir bağlantı kopuyor.Bende sabırlı olmadığım için internete pek giremiyorum.Yinede şükür buna.

Geçen gün bi baktım sevgili Supernaut mimlemiş beni.Çok sevindim valla.Geç gördüm ama olsun, mim mimdir.
Mim in kuralları:
* Mimi gönderen bloga link veriyorsunuz.
* Üç kişiyi mimliyorsunuz ve mimlediğiniz kişinin bloguna not bırakıyorsunuz. (‘Ortaya bıraktım, isteyen alsın.’ diyemiyomuşuz.)
Ayrıca olabildiğince bu konuda mimlenmemiş blogları seçmek için özen gösteriyormuşuz)
* Mimlediğiniz blogların da linkini veriyorsunuz.
Bununla bitmiyor tabi, sorularımız var. aşağıdakileri cevaplayacakmışız..

1) Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
milletvekillerinin dokunulmazlık zırhı arkasında herşeyi yapmaları anlamına gelmiyor.Ancak kişisel olarak demokrasiden yana
biri olarak kesinlikle kürsüde konuşulanlarla dokunulmazlıktan yanayım.
yasalar çerçevesinde dokunulmazlığın kaldırılması veya sınırlarının farklı çizilmesinden yanayım.

2) Seçim barajı kaldırılsın mı? Neden?
Çünkü ülkemiz temsili demokrasi yöntemiyle yönetilmektedir.%47 oy alan bir parti ne hakla halkın
% 100 ünü yönetir.Keşke imkan olsada binlerce yıl önce yunanistanda uygulanan halkın direk yöneticilerini seçme şansı olsa
ben milletvekili seçiyorum o başbakanı ve cumhurbaşkanını seçiyor.İşte bu yüzden kesinlikle kaldırılmalı bence.

3)Adayların belirlenmesinde nasıl bir yöntem uygulansın?
Bence adayın bulunduğu yerde ikamet ediyor olması, Seçildiği bölge halkını tanıyor olması gerekir.Ayrıca sorunları dile getirecek
ve yeni açılımlar yapacak bilgi kapasitesine sahip olmalı.

4) Yargı bağımsızlığı sizin için ne anlam taşıyor?
Benim haklarımın bağımsızlığı anlamına geliyor.İnsan olarak bunca mücadele ile elde edilmiş haklar bence tekelleşmemeli.

5) (Beşinci soruyu siz belirlemek durumunda olsaydınız neyi öğrenmek isterdiniz?)
İnsanlar ne zaman toplu olarak düzeni değiştirmeye çalışacak??

bu mimi;

sevgili, Hayat Belki Bazen

khaos

azuth

paslıyorum..cidden fikirlerinizi merak ediyorum.beni kıracağınıza başka bişey kırın bence.)


benim açımdan önemli not:hayata, insanlara, aşka küstüm, herşeye inancımı kaybetmiş durumdayım, umut etmeye bile gücüm yok şu günlerde..yazının başını yeni yıldan hemen sonra yazmıştım ama hem modemimin bozulması hemde başka sebeplerden yayınlayamdım.Supernaut sağolsun mimleyince beni birleştirdim bende.