27.12.11

Yeni yıla yenilenerek girmek

Her yeni yıl hiç değişmeyeceğini bilsekte bi ton hayal kurarız, 'Yeni yıl yeni umutlar getirir.' der yinede bu huyumuzdan vazgeçemeyiz.Ben de bu yıl geçen senelerden kendime verdiğim bi sözü yerine getirdim.Sigarayı bıraktım.1 ay oldu dün itibariyle.Bu bir ayda neler oldu nasıl bıraktım hemmen anlatayım:

28 kasımda nasıl olduysa iş arkadaşım ve patronumla beraber sigarayı bırakıcaz, spora başlıycaz, diyet yapıcaz diye karar verdik.Ben yaz başında sigarayı bırakmak için nıcotınell bandından almıştım.Ama bırakamam, işe yaramaz diye kullanmamıştım.Neyse birer tane kollarımızın tüysüz kısmına taktık.Pek bişey anlamadım başta, zaten körkütük bağımlı değilim çokda zorlanmadım.Aynı günün akşamına doğru bizimkiler bantları çıkarıp püfür püfür içmeye devam ettiler.Ben içmiycem dedim ve bıraktım.Çok gurur duyuyorum kendimle.Kalabalık bir ortama girince bunu daha iyi anlıyorum.Herkes sigara içerken ben orda içmeyince kendimi daha özel hissediyorum.Sonra üzerimdeki kıyafetlerime, saçıma başıma sinen o koku, ağzımda bıraktığı iğrenç tadın verdiği rahatsızlık vs. hepsi bitti.Çakmak taşıma derdim de yok.'Acaba annem yada babam çantamdaki paketi görür mü?.' kabusuda bitti.Artık evde rahat rahat çantamı ulu orta heryere bırakabiliyorum.

Her şey iyi hoş da aldığım kilolar moralimi bozuyor.Bir ayda 2 kilo aldım.Evet aynen öyle.Kendi çapımda diyet yaptım, ona rağmen kilo aldım.Önce kendimi kilo verdiğime inandırıyorum ertesi gün salıyorum.'Diyetteyim been yaa..' diyip dönerleri, köfteleri mideye indiriyorum.Sonra tartılınca haliyle kalorileri almış oluyorum, ertesi gün tekrar diyete başlıyorum.Kıytırık bi düzen ve bize dayattırılan ölçülere sığma çabası işte, bazen can sıkıcı oluyor, ozaman koyuveriyorum kendimi..İsyann ediyorum.tüm öfkem dünyaya aslında..
Balık etli olunca böyle oluyo, bir kilo dahi alsan hemen göze batıyor.Keşke kilolu yada zayıf diye bir ayrım olmasa.Göbeğimizi hoplata hoplata gülebilsek, ama bu göze batacak bi durum olmasa.

.....
sevdiceğim komando olcak.Isparta eğirdire gitti.ve bugün ilk çarşı iznini kullandı, bana yazdığı ilk mektup, içindede bana gönderdiği ilk üniformalı fotoğrafları geldi.Heyecan üstüne heyecan yaşadım.Sevdiğim adam diye demiyorum bir insana bu kadar çok mu yakışır o kıyafetler..Çok gururlanıyor insan, ayrıca seve seve alışıyorsunuz bir süre sonra.burdan büyük ihtimalle dağıtıma doğuya gidermiş.İşte ozaman diyecek birşey bulamıyorum..susuyorum, hakkımızda hayırlısı olsun diyorum..

11.12.11

Bahtım kara imiş, ben napim.

Nasıl bir şans varsa bende korkmaya başladım artık.Hani birşey olur sürekli duyarsın ama kulak arkası yaparsın, başına gelmeyecekmiş gibi düşünürsün.Ama bi gün bi bakarsın o düşünmekten bile korktuğun şey başına gelmiş.yapacak birşey yok artık.Bir önceki yazıyı okuduysanız eğer tahmin etmişsinizdir. Evet sevgilime uzun dönem çıktı.Kaderin bize yaptığı hain bir sürpriz oldu.Şok oldum duyunca.Halada şoktayım diyebilirim.Çünkü hiç bu yönde hayal kurmadık..çünkü biz yaza ciddi ciddi evlenecektik..çünkü ona göre plan yaptık..Hayat bana ısrarla evde kaldıınn diye nispet yapıyor.
Başta ben istedim uzun dönem olsun diye, ama sevduğum adam istemedi.Bende o gün bugündür kendimi kısa döneme hazırlamışım deli gibi..bilseydim uzun dönem içinde planlar yapardım.Hatta bi kovada su hazırlardım, bu zamana kaadar soğurduda kaynar su boşalmazdı başımdan aşağı.


İlk duyduğumda çaresizlikten, karmakarışık duygularla saatlerce salya sümük ağladım.1 yıl boyunca göremeyecekmişsin, hiç haber alamayacakmışsın, kavuşamayacakmışsın gibi geliyor.Sonra bütün gece ben onu teselli edeceğime o beni teselli etti.Güzel şeyler söyledi:'Evde kalmıycan, alıcam seni.' dedi:) Şaka biyana aslında başka endişelerim var benim..Mesela acemilikten sonra usta birliğinin kötü biyere cıkma ihtimali de var.Yarın İstanbul tuzlaya gidecek.Şimdiden deli gibi boşluğunu hissediyorum.
İnşallah gittikten sonra bendeki bu korkular birbir uçar gider kafamdan.Herşeyi sorgulamayı başladım, .hayatı, askerliği, vatanı, milleti..Aklıma geldikçe gözlerim doluyor.Şimdiden usta birliğini bana yakın bir şehirde yapsın diye dualar ediyorum, yürekten, güçlü temennilerde bulunuyorum.

.............
Zor olacak ikimiz içinde, belkide hayatımızın en hasret dolu günleri bu günler olacak, ama sayılı gündür geçer, geçecek.

4.11.11

uzun dönem dedik sonra yok kısa olsun dedik, bedelli diyemedik ama sonunda asker dedik.

‎Her insan kendi hayatının başrol oyuncusu olmalı.' imiş.Geçen gün the holiday filmini izlerken orda bir yaşlı amcayla  Kate Winslet konuşurken yaşlı amca söylemişti bu sözü. Evet hayatıma giren kişileri kendim seçer, istemediklerimi de kendim çıkartırım hatta onlara kendim rol veririm hatta ve hatta istemediğim kişilere de kendım yol veririm demek isterdim cidden.Bana öyle bi rol verilmiş ki yaşıyorum yaşıyorum bi anlam veremiyorum..

Sevgilim askere gidecek ..o giderken yüreğimide onunla göndericem..sayılı gün çabuk geçer demeyin geçmiyor çünkü.Şimdi kafam rahat, çünkü sadece bir telefon kadar uzağımda..İstediğim her an olan biteni anlatabiliyorum.derdimi, sıkıntımı, sevincimi paylaşabiliyorum..ama o gidince içim acıyacak arayamıycam mutlu olcam paylaşamıycam, hevesim kursagımda kalacak..en çok bu canımı yakacak.Beklemeden bilemiyo insan ne fena bi durum olduğunu.İnsan bi garip özlüyo.. yanımda olsa sarmalamaktan boğabilirim o derece..kardeşimde gitti.sanırım kardeşimin uzun dönem olduğu için erkenden gitti.Gittiği gün sabah vedalaştım sonrada işe gittim.Önce oleyy ev bana kaldı hohoho diye sevindim ama sonra aklım başıma geldi..üzüldüm kısa değil baya uzun bi zaman yalnız başına napar ne eder diye.Akşam eve döndüğümde odamdaki masanın üzerinde en kıymetli eşyaları kolay kolay paylaşamayacağı jelleri, bakım kremleri duruyordu.Bu demek oluyorki bana bıraktı hepsini.İlk gördüğümde üzüldüm tabi içim acıdı.Onları bırakırken ''nasıl olsa uzun bi süre gidip gelmicem, evde saklasam bozulcak en iyisi ablam kullansın'' demiştir kesin.Allah yardımcıları olsun inşalah.Zor günler bizi bekliyor.

Dert bitmiyor abi..sudan çıkmış balık gibiyim.Ben böyle 5 ay bekliycem diye hayal kurarken uzun dönem çıkarsa diye ödüm kopuyor.


------
Kendime söz verdim o askerdeyken ben sabırla onu beklerken üzülmiycem, ağlamıycam, bol bol kitap okuyup yemek yapmayı öğrenicem:p ilerde aç kalmamak için.Harıl harıl ders çalışıcam okulu bitiricem.....bla bla bla

23.8.11

İyiydim ben evde tek başıma

Evet sonunda bizimkiler memlekete gittiler ben aylardır aslında bunun hayalini kurmuşum içten içe.Geçen seneki gibi yapmıycam her gece şişenin dibine vurucam  dermişim..Bugün kendime bi kıyak yaptım aldım votkamı çerezimi koştum eve..Sevgilimle tartıştık..ondan içmıyorum aslında anca fırsat bulabıldım.yada kendimi kandırıyorum..herneysede şuan kendimle başbaşayım.sanki nazar değdi bize..eşşeklik yaptım tabi oda var.Çok beklenti içine girdim suyu bile içerken neden önce bana sormuyor diye sorun ettim kendime.Ama bu neden bu kadar büyük mesele haline geldi anlamadım..Anlamlandırmakda istemiyorum..herşey tabiki eskisi gibi olmayacak ama ilişkinin temeli sağlam olmalı..diyorumm diyorum ama kabullenemiyorum.ne olursa olsun mutsuz olduğunu bilmek kalbimi acıtıyor.


İlişkilerde neden tartışınca eskılerde kalan olaylar dallanıp budaklanıp dile getirilir anlamıyorum.Bu bi savunma  taktiğimidir? yoksa kendini avutma mı? herneysede bundan nefret edıyorum.Ozaman akılınız nerdeydi, diyesim gelıyo..bitsin istiyorum bu içimdeki gel gitler..buaralar bitmesini istediğim çok şey var..sıcaklar, okulum, gelecek tasam, evde kalma korkusu:d hepsi bitsin.
Haftasonuna geliyo bizimkiler.Alışmıştım bu duruma ne güzel keyfim yerindeydi.Şimdi yine sorumluluklar başlayacak.Yengem gardiyanlar geliyor diyo haklı olarak.

Yalnız kalmak hem iyi hem kötü oldu galiba.Yalnız takılınca insan daha çok düşünüyo..Bunalım hali oluyo sürekli.Taki biri sizi uyandırana kadar devam ediyo bu böyle.Ben daha çok evde zaman geçirdim.Kafa dinlemedim daha çok kafa yordum.İnsan nasıl kafa dinler ya.Herşeyden kaçıp tanıdık kimsenin olmadığı mekanlara yada şehirlere sığınarak mı??


------

Yukardaki yazıyı ramazandan önce yazmıştım ama yayınlayamamıştım.Geldi bizimkiler.Eski yaşantıma yeniden döndüm.Akşam tavuk gibi yatıyorum erkenden.Sabahda uykumu almış bi şekilde uyanıyorum.Eve geç kalmıyorum...falan filan işte..Anlıyacağınız hayatım baya bi düzenli.Sevgilimle aramız da iyi.

'Keyfin yerinde yani' diyosunuz ama değil hep bişeyler eksik.yetinmeyi bilemedim.

,,,,,,,

Bu arada Nisan okula gidecek bu sene.Heyecanlıyım.İnanasım gelmiyor.Okadar büyüdü ve kreşe gidecek hanımkız.Artık evde sıkılıyorum diyemeyecek.

24.5.11

Usandım...

Daha azönce abimin dolduruşuna gelmiş yeğenim  'git burdan gelme artık bize, istemiyorum seni..' diye resmen kovdu beni evlerınden.Nefret ettim abimden.Ne olursa olsun insan böyle bişeyi nasıl yaptırabilir.O benim herşeyim, canımdan kıymetlim, uğruna canımı bile vereceğim meleğim..ben onu bu kadar önemserken o beni nasıl kırdığının farkında bile değil,..Nasılda kahroldum söylediği her kelimede..Zor tuttum kendimi ağlamamak için..
O kadar çok sorunlarım varki buaralar, bu sözler son damla oldu patlamama.İşyerınde çok mutsuzum, evde de aynı, sevgilimle görüşemıyorum bu en büyük sıkıntımız.İznim yok..kendime zaman ayıramıyorum.bloguda ondan boşladım bayadır. bunaldım artık herşey üstüme üstüme gelıyor.çekip gidecek hiçbiyerımde yok..öyle bi lüksümde yok..


Oysaki mutsuz bır ilişkiden mucize gibi kurtulduğum günden sonra benim için herşey vız gelirdi..Şimdi bakıyorum hayat beni bıktırmak için zorluyor.Ama başardı da,.herşeyden herkesten bıktım.İnsanları tanıyamıyorum.Ağırıma gidiyor heryeni gün  yeni yüzlerini görmek kendime olan güvenimi sarsıyor.Hiç beklemediğim zamanlarda o çok iyi tanıdığım insanların yabancı bakışlarını hissetmekten sıkıldım.Kime nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyorum artık..Bu kadar zayıf düşmek bile zoruma gidiyor.Biyerden bi dal bulup tutunamıyorum, çünkü yok...

17.4.11

Durdum durdum turnayı gözünden vurdum.

Hani biriyle tanışırsın etkilenirsin ama o an hayatın şartları sizi birleştirecek durumda değildir.Yıllar sonra tekrar karşılaşırsınız.Normal yaşamında gördüğün kişilerden çok farklı biri.Hayata bakış açısı bambaşka.
Büyülenirsiniz.Başta arkadaşsınızdır, araya bi mesafe koymaya çalışırsın, her hareketini, kafandan geçen her sahneyi kontrol altına almaya çalışırsın.Ama zamanla kendine de beyninede hükmedemezsin.Bi bakmışsın koca bir bulutun üstündesin..İşte ben şuan tamda o bulutun üzerindeyim.Mutluluk huzur sevgi şefkat aşk...hepsi var.
Ben nasıl kapıldım bilemiyorum..Önce konuşmalarına sonra huyuna suyuna kapıldım, galiba.

Yolculuk yaparken otobüs duraklarında birbirine sarılan sevgililerin hissettiği duyguları hissetmeyeli baya olmuş.Hepde imrenmişimdir onlara..Hayat çok garip!bide süprizlerle dolu.Bizi tesadüflerin biraraya getirdiğine inanmıyorum aslında, kader diyip geçmekde istemiyorum.Ama benim bi hikayem varsa, birgün onunda buna dahil olacağını aklımın ucundan bile geçiremezdim.Heryerde aşkın insanı mahvettiğini acı çektirdiğini hayatnı kararttıgıını falan okuyorum..buna inanmıyorum demiycem ama ben tamtersini yaşıyorum.Sanırım doğru insanı bulduğum için böyle hissediyorum.
-Daha yolun başındasın, diyenler, sonralarımızı da yazıcam işallah:) 


Aşkı anlatmadım, aşkımı anlattım ben.Çünkü aşkın tarifi evrenseldir.öyle kelimelerle izahıda çok zor bi duygu olduğu için ne yazarsam yazayım tam anlamıyla ifade edemiycem.Kısacası aşık olmak güzeldir.)

15.4.11

Bahar geldi, Nisan Geldi, İçimde binbir umut

mazeretim vaarr asabiyim ben.
bu blogun hali ne allah aşkına.bigün giriyorum bigün giremıyorum..evde giremiyordum işte girebiliyordum ama artık hem evde hem işte giremıyorum.İmdaatttttt..
ne güzel yazıyorduk niye birileri illa huzur bozacak.İran devleti gibi oluyoruzya o yüzden rtük ota boka kapatma cezası veriyor.

Yazacak pek zamanım olmadı hem bide bu ceza olayı canımı sıktı yazasım gelmedi hiç.bahaneye bakın.neyse...
geçen hafta başımdan bi olay geçti hemen anlatmak ıstedım herzamankı gibi ama olmadı.Şimdi anlatıyorum.bazen sürekli damarıma basıyor birileri..insanlarla uğraşmak ne kadar zor ne kadar stresli çok sıkılıyorum onlardan ..Bi kadın geldi oğluna resim çektirmek için önce fiyat hakkında bilgi aldı, çok pahalı dedi,hatta başka fotoğrafçı varmı diye sordu bende 2 sokak ileride var diyemezdim heralde bir fotoğrafçı olarak.ama ona rağmen çektirdi.Kadın hoş giyimli modern biriydi.Dış görünüşe aldandım hoş bayandır kibardır falan diye aklımdan geçirmiştim.Ama yanıldım.Resim çıktıktan sonra aldı eline, 'çok çirkin bi resim hiç beğenmedim?' dedi ve fırlattı resmi.ayrıca ücreti öderkende aynı şekilde yaptı.Bende mal mal baktım, bi anlam veremedim başta.Şaşkınlık ve üzüntü içinde kalakaldım. bişey diyemediğime üzüldüm..İnsanların bencilliğini hiç bu kadar derin hissetmemiştim.Bide çirkin çıkmış demezlermi! ya olanı çekiyorum, zaten resimdede neysen o çıkıyor.çalışılan işlerin statü farketmeksizin saygı gerektirdiğini anlayamayan bi toplumda yaşıyorum.her an herşey olabiliyor..

bide 'kel' bi müşteri geldi geçen gün.yine ücret sorma kısmına gelince 'kellere indirim yok mu dedi?'- 'hayır yok diğer insanlarla aynı statüdesiniz dedim.:)
-ya hep böyle yapıolar bize ayrıcalık tanınmalı saçımız yok diye dedi.kendince espri yaptı .ama yazık ya
berberde bile normal saçlı bi insanın yaptırdığı saç traşı kadar ücret ödüyolarmış.saçı yok diye bu kadar fazla beklenti içinde olan bi insanıda ilk defa gördüm.:) kel kafalı diye ayrı bi insan grubuna sokuyoruz zaten seni, ayrıcalık budur işte.

Başka enteresan bir olay daha anlatıcam.İşyerinde kocaman akvaryumumuz var.İçince 4 tane balık besliyoruz bunlar köpek balığı ve biride pirana.Her gelen müşteri akvaryuma şaşkın şaşkın baakar bi süre.sonra işini halleder arada gözü akvaryuma kayar.hep aynı sahneler. bide hep aynı sorular:
-bu balıklar yenirmi?
-neyle beslenir bu balıklar?
-bunlar bu kadar büyük değil dimi!cam mı bu kadar büyük gösteriyor!
-tatlı su mu bu?
-aldığınzdada bu kadar büyüklermiydi?
-cinsi ne bu balıkların?
-bunlar birbirlerini yemiyorlarmı ?

balık severlerin en sık söylediği sözde şu 'bunlar tam mangallık olmuş yaw.!':)

artık aynı soruları duymak sıkıyor insanı.Bir kağıda yazıp asmayı düşündüm ama espride kaldı sadece.Ama onlara dokunmak, yem yerken onları izlemek kavgalarına şahit olmak harika bişey.Resimlerini sizinle paylaşıcam mutlaka.


...........ohhh yazda geliyo..içim umut dolu..hayatımda iyi giden şeylerde var.mesela işimi çok seviyorum..bidee bazı süprizler oldu hayatımda..yazıcam onlarıda bidaaki yazımda....

23.2.11

Bigün bende o topuklu ayakkabılarda salına salına yürüycem.:)



Geçen hafta sağ elimde kırmızı leke halinde kızarıklıklar ve şişkinlik oluşmaya başladı.Gittikçe rahatsız oldum.Doktora gittim kan tahlili için kan verdim.Zaten kansızlıktan ölcem, toplam 3 tüp kan aldılar.Neyseki bu defa bayılmadım.gayetde iyiydim.sonra röntgen çektirdim.Doktor bile anlamadı ne olduğunu.Gerçi bizim burası sürgün yeriymiş bütün sürülen doktorlar buraya gönderiliyormuş.Normal değil yani birçoğu.Dahiliyede bi bayan doktor var.ilkokul çocukları gibi saçları ortadan ayırmış iki yanına toka takmış sakallı bıyıklı şişko bişey..hastalarıyla sorunsuz geçen günleri cok azmış.hatta sekreterlerlede anlasamadığından onun sekreteri yok, her işini kendi başına yaıyor..benim gittiğim günde aynı şekilde sorun çıktı deliler gibi sesli sesli kahkahalar atıp konusuyordu.psikolojik hastalar gibi.böylelerinin aklından şüphe edemem, çok zekidir eminim ama bu nasıl bi devlettir ki böyle ruh hastalarını böyle bi ortamda bulunduruyor!!Sonradan öğrendimki zamanında abimde tartışmış o kadınla.hatta çok komık bi durum olmuş.Normalde abim kolay kolay doktora gitmez.bi gün grip olduğu için gitmiş, tamda o kadın doktora denk gelmiş.Kadın abime demiş ki 'böyle basit bir burun akıntısıyla gelip beni meşgul ediyosun.' abimde 'sen ne işe yarıyorsun peki' demiş.:d
kadında 'sen benim işime karışamazsın' demiş.öyle bir diyalog geçmiş aralarında.

.........
Doktor ilaç ve krem yazdı.kullanıyorum, yalnız işkence gibi geliyor.bişey farkettim, eskisi gibi değildi hastane.sırtımda yük gibi değil tam tersiydi bu defa.ama yinede allah kimseyi düşürmesin, onsuzda bırakmasın bizi diyorum..
haftasonu patronumun oğlunun nişanı vardı.topuklu ayakkabılar, ince çorap, elbise, kuaför.....hiç bana göre değil.nasıl yürüycem nasıl oynıycam derken geçti gitti.Ayaklarım mahvoldu topuklu ayakkabıdan.Kadınlar için en önemli aksesuar, insanın duruşu değişiyor ama ayak düz tabana alışkın olunca acısı çok fena çıktı.Bide nedense kendimi herkesten uzun hissediyorum topuklu giyince.böle deve gibi bişey oluyorum sanki.dengemi kurmakta bile zorlanıyordum.heran yere yapışma korkusuyla yaşadım bütün gece boyunca..bazı kadınları görüyorum öyle salınıyorlarki o ince topuklarla, sanki doğduklarında allah tarafından o yetenekle beraber doğmuşlar gibi.evet çok güzeldi ama işkence gibiydi.

bu haftaki dileğim:
güzel olan herşey aynı zamanda acısız ve yan etkisiz olsun lütfen.

....yazarken imla kurallarını çiğneyip geçtim..:) yasaklar ne için varmış çiğnemek için ..bende öyle yaptım.

26.1.11

Utanmasam bizim evden İzmir'e metro istiycem, o derece doyumsuzum

Şimdi bişey diycem adım doyumsuza çıkacak..Her sabah aynı saatte uyanıp işe gitmek yoğun iş günü sonrasında eve dönmek, evde dinlenip sonrada uyumak..ne kadar güzel aslında ama bu saydıklarımı 2 ay boyunca hiç şaşmadan aynı tempoda yapınca monotonlaşıyor.Evet hayatım monotonlaşmış ve sıkılmaya başladım.Düzen hiç değişmiyor hep aynı..Ne kadar doyumsuzum diyorum kendi kendime.Oysa daha düne kadar herşey güllük gülistanlıktı..Böyle tuhaf bi doyumsuzluk, ne istediğini bilmeyen, arada boşluk hissi, aksini bilsemde buna kendimi ikna edemiyorum.. bazen huysuz, ottan boktan nem kapan cins bişey oldum..ne yapayım oluyor böyle hiç akılda yokken.Mesela azönce en sevdiğim insanla konuştum telefonda ama telefonu kapatana kadardı o sevincim, gülen yüzüm..Yapmacık değil  tabiki yeterki içimden gülümsememi sağlayan insanlar olsun çevremde.İnsanın doğasında var hep fazlayı isteme arzusu biliyorum ama ben böyle zamanlarımı hiç sevmiyorum.Nisan oyuncaklardan bıkıp ev eşyalarına yönelince hatta onlarda doyurmayıp mutfağa saldırınca çok kızıyorum ona ve bu durumunun her istediğini verdiğimizden kaynaklandığını düşünüyorum bazen.Ona bakarsan bende onun yaşadıklarının yüzde birini bile yaşamadım..hadi onu anladım da ben niye bu kadar doyumsuzum!

Bazı duyguları hissedebilmek için yoğun yaşamak istiyorum, ertelemeden.. belkide bu doyumsuzluk o nedenden kaynaklanıyor..işyerinde gelen her müşteriye dikkat ediyorum kendini ifade edebilen, gözlerin içine bakarak konuşabilen okadar az insan var ki..Benim için bu çok önemli tabi anlamak isteyene görebilene..
Çevremdekiler ve bende dahil sürekli bi koşturmacanın içindeyiz.Neyi tadına vararak yaşıyoruz? Sabah işe gider gitmez iş telaşı başlıyor zaten, sonra kahvaltıyı boş bi araya sıkıştırıyorum, gelişigüzel yedikten sonra, sabahın ilk sigarası tüm günümün içine etmeyi başarıyor zaten..Aslında herşey çok güzel işimide seviyorum ama dedim ya herşey kahvaltım gibi gelişigüzel, geçiştiriyorum.Tadına varmadan, bişey anlamadan.'şimdi yada asla' diye bir film vardı.izlemedim ama adı aklımda kalmış..hayat felsefem bu olsa keşke.

ağlamakmı geliyor içimden bunu en yoğun haliyle yaşıyorum, çünkü yanlızken gözyaşlarım daha özgür  oluyor.Ertesi sabah uyanınca ne kadar çirkin olsamda yapıyorum bunu.Aşık olduğumdada aynı şekilde doya doya yaşamalıyım.kavgalarımda aynen öyle olmalı tıpkı arabesk şarkılarının kliplerindeki gibi mutlu sonla biten..

sorumsuzluk hakkımıda kullanmak istiyorum.. doyasıya.Bol bol sorumsuz davranmak, vurdumduymaz olmak yeri gelince 'salla gitsin' demek istiyorum..bütün bunların bedelinide sonra katmer katmer alırım biliyorum!o yüzden dengeyi tutturup dolu dolu yaşıycam ben.)
Başlığımda İzmir dedim çünkü insanda aşk etkisi yaratan bir şehir.Bu aralar hep gidesim var..

19.1.11

Uzun bir ara verdim, ayıp ettim

Epey olmuş yazmayalı, günler geçmiş hatta ay olmuş.utandım valla kendimdem.İçimde bloguma karşı bi sorumluluk var yerine getiremeyince böyle zoruma gidiyor.) Ama işe girdiğimden beri yoğun bir hayatım var.Yaşamaktan yazmaya zamanım kalmıyor.Mutluyum, huzurluyum..Tam hevesleniyorum yazmaya araya başka birşey giriyor boşver biara yazarım diyorum ama  birtürlü olmuyor.

Bu durumda birazda okur olma zamanının geldiğini kendime hatırlatsam da olmadı onuda beceremedim .
İşimi çok seviyorum ve her gün severek gidiyorum.Bu sene benim yılım oldu galiba.senden çok şey bekliyorum hadi bakalım dedim..yüzümü kara çıkarmadı.

Geçen hafta doğum günümü kutladık.Bi yaş daha yaşlandığımı üzülerek belirteyim.Doğum günlerimde kendimi özel hissetmek, hediyeler almak gibi çok fazla beklenti içine girmiyorum hatırlanmak dışında.Garip bir hüzün yaşadım o gün.Yaş ilerliyor diyemi yoksa kazık kadar oldumda bi baltaya sap olamadığımdan mı bilemiyorum.İlk başta bana çok anlamsız geliyor kutlamalar falan ama sonradan çevremde sevdiğim insanların bana 'iyiki doğdun, iyiki varsın, nice yaşlara'  gibi güzel cümleler kurmaları bu günün içimde önemli olduğunu hissettiriyor.Öyle ahım şahım bi kutlama olmadı, evde kutladık.patronum ve yengem doum günü pastası almışlar.2 pastayla girdim bu yaşıma.Her yaş günümde 'kutlanmalımı yoksa kutlanmamalı mı?' diye kafamda kendime sorup dururken bir yandanda karamelli pasta hayali kurarım hep.Bu senede karamelli pastam vardı.

......
Buarada blogumun adresini değiştiricem yakında, faceden de gereksiz herkesi sildim, son olarak telefon numaramı değiştirmek kaldı, birde yeni msn adresi aldım.Hayatımda yeni değişiklikler yapıyorum yavaş yavaş.Hüzünlerden kurtuldum artık varsın olsun aksaklıklar en azından ne istediğimi biliyorum.Daha kontrollü bi hayat..her şeyden ders aldım, tecrübeliyim artık.eskiyi silip yepyeni bir pencereden bakıyorum hayata.