16.6.09

Aym So Tired Of Biing Andır Kıntrol

Hani hep karşımıza çıkar, "Hayatta en mutlu olduğun an?" yada "Yaptığın en
çılgın şey?" gibi sorular. Benim hayatta hiç 'enn mutlu anım...' diye tamamlayacağım bi cümlem veya yaşantım olmadı. Benim heyecanlandığım zamanlarım olur.Mesela alışveriş yapınca mutlu olurum ama para ödeme bölümünde söner heyecan ve mutluluk hislerim.Buda hep aileden gelen bi takıntı. Çünkü eve gideceksin yine annen kafanda mik mik söylenecek.

Sonra bide sevdiklerimi görünce mutlu olurum heycanlanırım ama oda ayrılınca bitiverir.En sevdiğim yemeği yerim o an mutlu olurum ama yemek bitince, karnım da doyunca biter mutluluğum. Daimi olan mutluluklarım yok.Her mutluluğun ucunda olumsuz bişeyler yatar.
Bikeresinde şehir dışından sevgilim gelmişti..Gelene kadar ölecektim heyecandan.. Ama geldikten sonra huzursuzluk başladı bende.Aklım hep evde.Acaba biri görürmü?, babam
duyarmı?, bi sorun çıkarmı?, diye kafamda bu cümlelerle cebelleşmekten anımı yaşayamamıştım.

Hep bişeylerin eksikliği, hep bi huzursuzluk.Hiç bi zaman derin bi oh çekip sırtımı dayamadım duvara.

Çarşamba günü İstanbula gittim.Yine bir Thy hayali peşinden.sadece başvuru için gittim.
Evraklarımı verip kayıt yapıp ardından boy-kilo kontrolünden geçecektim. Şimdi benim çok rahat olmam gerek dimi?Çünkü benim ikinci başvurum bu.Daha öncede aynı işlemler olmuştu sorunsuz.Ama içimde bi endişe sanki bi aksilik çıkacak gibi.Bitsede bu işkence kurtulsam diye bekliyorum.Korktuğum başıma geldi.Ben hala üniversteden diploma almadım diye geçici mezuniyet belgemle gittim.Bu belgemde yıl olarak bi yaş büyük yazmışlar beni.Yıllar önceki büyük yaş sevdam nelere mal oldu.Evet gelelim bunun hikayesine. Tee ben lise yıllarındayken hep yaşımı büyük gösterme hevesindeydim.Bide beni 1 yaş küçük göndermişlerdi okula, oyüzden arkadaşlarım hep benden 1 yaş büyüktü. Ayrıca ozamanlar küçükler nedense meraklıydı yaşlarını büyütmeye.İçimizde, bi genç kız olma ve öyle anılma sevdası vardı.
Oyüzden yaşımı genelde hep 1 yaş büyük yazardım.saftrik gibi üniverste belgelerinide doldururken öyle bi eşşeklik yapmışım.Buda başıma kabak gibi patlayıverdi oracıkta.Ama temkinli ben, lise diplomamıda götürmüştüm her ihtimale karşı.Neyseki onla kayıt yaptık.Ama çok üzüldüm. Daha önce de aynı kişi bakmıştı fakat o minnacık ayrıntı bu defa gözünden kaçmadı.
Boy ve kilo için ayrı bir odaya geçtik.Ordaki bi bayan 'karamel sen taa nerelerden geliyosun, peki İstanbul'da yapabilecekmisin?' dedi. 'Elbette yaparım, seviyorum bu işi.' dedim.
Sonra 'moralim çok bozuk' dedim.
Anlattım durumu.Bana üzülmememi ve bidahaki gelişimde evraklarımı getirebileceğimi söylediler. Neyseki yırttık.Ama asıl mesele, üniversteden başkası benim yerime diplomamı alabilecekmi? bakalım.Peki ya dıplomam hazırlanmışsa ve mezuniyet belgemdeki gibi yine yılı yanlış yazmışlarsa.!! Akılsız kafamın derdini şimdilerde çekiyorum bir bir..

İşte ben nasıl mutlu olim kardeşim.Her anım her dönemim böyle stres sıkıntı ile dolu. Hayat hangi makamda yaşanırsa yaşansın, bana hiç huzuru tam anlamıyla yaşatmadı. Şu 3 günlük ömrüme acıdan stresten sıkıntıdan kederden başka bişeye yer vermedim. Bidahası olmayan provasız bir hayat yaşıyoruz, nerde ne olacağını hiç kestiremeden yaşıyoruz ama yinede dinletemiyorum kendime.
Tv lerde, kitaplarda, gazetelerde, şiirlerde hep en acıklı olanlar ilgimi çeker. Acıyı anlatan, konuşan, yazan insanları daha çok severim.Malesef benimde yazılarımın çoğu hüzün dolu. Mutlu olmasını bitürlü beceremedim.Bazen giden sevgiliye, bazen ulaşılmaz hayallerime, bazen çaresizliğime, bazende acıların sancılarına ağladım, sızlandım..güzel olan herşeyden arta kalan acılara ağladım.

............
Oysaki düşündüğümde mutlu olmam için çok sebep var.Mesela her sabah güzelim güneşin doğuşu, yaz mevsiminin gelmesi, çalışabiliyor olmam vs..yerde sürünen bi yaratık olsaydım ne
çalışırdım, ne güneşin doğuşundan bi anlam çıkarırdım nede yaz mevsiminin tadına varırdım.

İsterdim ki bigünü kendime ayırayım ve o gün gönlümden bütün acıtan sancıtan herşeyi silip süpüreyim.Hüzünlü duygusal tarafımı bi yana bırakayım.En azından birgün yapabilmeyi isterdim.

4.6.09

Kazık Atmayan Arkadaş Dosttur!

Ben çoğu zaman arkadaşlarıma sevgilimmiş gibi davranırım.Onlara çok fazla değer verir,
kıskanırım, sahiplenirim.Ama bunları yaparken kesinlikle sınırları aşmam.Gırtlaklarına
yapışmadan, onları boğmadan severim.
İçin dolar ya hani, ararsın hep onu ve bulduğunda koşarak atlarsın boynuna.
Tabi o şaşkın hiçbişeye anlam veremez ama anlar bişeyler olduğunu.
Sonra anlatmaya başlarsın içindekileri..o seni dinler can kulağıyla, hatta gözleriylede
destekler.Ve sen bunu hissedince dahada çok şey anlatmak istersin.
Hiç susmak istemessin.Sonra sen herşeyi unutursun.çünkü dostun var yanında. Gözünde volkan gibi büyüyen sorun nokta gibi küçülmeye mahkum olur.
Kimisi kısadır senden, kimisi uzun, kimi zayıf kimisi de şişko, kimide keldir. Keldir meldir amma dosttur.O da derdini dert bilir.

işte ben onların yanında çok rahat oluyorum.Karnım patlayana kadar gülerim, delice
eğlenirim, dağıtırım, saçmalarım, kusana kadar içimi dökerim...
Aklımdan o an ne geçiyosa söyleyebilirim, mesela bigün arkadaşımla konusuyoruz
erkek arkadaşını eleştiriyo bana.Birde benim düşüncelerimi merak ediyo..Bende yorum yapmaya başladım olumlu yada olumsuz. Ama ben eleştirince onu fikirleri değişecek midir? hayır tabiki. En azından fikir yürütüyoruz.Birbirimizin fikrine ıhtiyaç duyuyoruz, vereceğimiz fikir değişmeyecek olsada ben yinede sorayım diye aklından geçiriyosun.
Bazen beraber müthiş bi keyifle yemek yapıp patlayana kadar yeriz. Beni hem dogrularım hemde yanlışlarımla sever dostum, işte en cokda bu yüzden vazgeçilmezdir.

Şu bomboş hayatta birlikteyken herşeye s.ktiri basacak kadar cesaretleniyoruz.
Öyle güzel muhabbetler geçiyor ki aramızda, konuştukça rahatlıyoruz.
İçimdekileri en rahat dostuma akıtabiliyorum.Kalbimin en narin yerindedir dostlarım,
ne kadar uğraşsalarda kaçamayacakları yerdeler.En azından öyle hissediyorum.
Herşeyden önemliside benim herşeyime rağmen benim yanımda olmaları.

Aşık olurum, sonra biter, başım döner, üzülürüm, ağlarım dostum hep yanımda olur.
Hayatımda ne fırtınalar kopar, ne insanlar geçer, geçerken banada geçirirler
ama dostumm hep yanımdadır.
zaman geçer, hayat derin yaralar bırakır, insanlar değişir ama o yine yanımdadır.
hayat değişir, hayat seni de değiştirir, dostun değişir, araya mesafeler girer ama
yıllar sonra yeniden buluşunca hiç ayrılmamış gibi gözler birbirine bakar.
dostum dersin ve sıcacık gülümsemenle sarılırsın.

......
Yalnız bu sevgilim olsa ben bunların çoğunu yapamam onunla.Arkadaşımla konuştuğum
gibi rahat da konuşamam sevgilimle, ve ona arkadaşımmış gibi davranamam.
eleştirmeye kalksam kavga çıkar, patlayana kadar yemek yesem hemen bana karşı düşünceleri
değişir.
Aynı durumları yaşamaya kalksan hem yaşatmaz hemde tehlikeli olur.Sonrasını da
düşünmek gerekir.Bide bakarsın yaptıklarını burnundan fitil fitil getirir.
Sevgili olunca işler değişiyo.Hep bi hassasiyet sözkonusu olur.Gurur ön planda olur.
halbuki arkadaşlarımın kaldırabıleceği sınırlar daha geniş.küfürde etsen bilir
ne amaçla dediğini ve anlar seni.Sevgilin olsa kıyamet kopar.
Sabaha kadar zıplayıp eğlenmekte olmaz şimdi sevgiliyle.Çünkü ağır takılman lazım,
sonra millet ne der.İşte sevgili moduna girince hemen farklı bi dünya yaratılıyor.
Acayip bi baskı altında kalıyosun.Beklentiler olduğundan ve kapris olunca uzun süre
devam etmesi zor oluyor.ama beklentin olmadan uzun süre dost kalabilirsin.
Sevgili çiftler kendilerine bi koza yaratıyolar.Bu koza dışına cıkınca sorunlar çıkıyo.Sürekli değişmeni ve ona ayak uydurmanı bekler sevgili.İşte bu noktada hep kendin olmaya çalışırsın ama bocalarsın.

oyüzden bütün dostlarımın gözlerinden öperim!